
Kalp karalar…ıssızlıkta kalırsa, birbirinden ağır sözlerin gölgesinde durur ve kurar..güzelin kıyımı böyle başlar aslında. Bir aklın, yetime, kendine acıyan bir esintiye dönüşmesi an bekler. Uygun yerde ve zamanda..aslında birbirini tutmayan uyumların sanrısında. Kalp karaladıkça yalnızlaşır, ağırlaşır.
Tut tutabilirsen. Eline değen kırmızısında hayat mı var yoksa arafta bir soluklanma tuzağına düşen hiçlik mi? Kim bilebilir, kendine ettiğin kötülüğün kaç bucak olduğunu…Neyle bedellenip yüzüne tokat gibi çarptığını.. Asıl ağrıyan gözlerinken ve kalbin giderek bir et parçasından çürümeye dönerken cümlelerin asılı durduğu ana benzemektir bu. Kendine dönen ve içinden çıkıldıkça karalanan.
Bir kent bozgun yiyor yine..aynı kent değil. İçindekilerden herhangi biri..en olmadık zamanda yenik düştüğün ve yine de sevmekten cayamadığın. Bir yangın, lal bir yaralanış ve intihar söylentileri arasında yaşamaktayım diyen o cılız ses..asıl aldanışın budur belki. Yaraların yeni yerlerinde huzursuz işte! Rahat durmayacaklar.
Yaralar kalbin ağrısında kara.. Bozgunlar arasında inatçı bir tutunmaya gereksinmek…hem de ölesiye yaşam sevinci içinde… Yere yığılmanı seyrederken kimsenin aklına gelmeyendir hangi kalbin karasında geceyi bölüştüğün.
Ay bağıra çağıra batarken gün doğumuna koşuşmalar görüp gitmeye yeltendiğinde ansızın bir akşam üstü..Tenha bir sokaktan geçişin ve açık penceren gelen kokular çelecek aklını. Orada kalmak senin seçimindi dediklerinde verebileceğin ağız dolusu cevabı o an orada bir pencerenin önünde ezişine aldırmayacaksın.
Bir bozgundur bu yenilmelere alışmanın başlangıcı…Kentinle birlikte gömdüğün kalbini durmadan arayışının, sonunu bilmeden iri cümlelere kalkışmanın….
10 yorum:
bu yazıyı okumuyor insan sanki bu yazı insanı okuyor. kendimizi ne hale getirdiğimizi fısıldıyor diken diken. ve bu yazının anlattıklarını her gün görmekten yorgun düşmüş kalbim karalndıkça karalanıyor. susuyorum bu yazıya ben de.
senin yazılarına yazacak hiç bir şey bulamıyorum ve böyle yutkunuyorum işte..kalemine ruhuna sağlık..mutlu yıllar..
iyi ki varsınız...yazmak onu okuyanla anlamlıdır.yoksa kağıt kaleme değmiş değmemiş, anlamı yok...ve elbette kimin okuduğuyla...sustuğumuz anda konuşan güzelliklerle dolu bir yıl olsa...hani böyle bağırmadan çağırmadan tek bir fısıldamanın anlamları yüceltmeye yettiği...
daha sık yazmalısınız, bu çıkmaza insaları daha çok sokmalı ve kendileriyle yüzleşmelerini sağlamalısınız.
bunları duyunca, sözün bir yerlere değdiğini bilince daha başka oluyor sanırım yazmak...teşekkür ederim.
periçıkmazı dedi ki...
bunları duyunca, sözün bir yerlere değdiğini bilince daha başka oluyor sanırım yazmak...teşekkür ederim.
Aklıma nedense " Beni sizler var ettiniz" sözü geliyor. Şaka şaka.
Ben bu dünyadan gidince dünyanın edebiyatsız kalmayacağını gördüm sayende. Heykele ve resme olduğu kadar yazın'da da başarılı olduğunu görmek beni çok sevindiriyor. Yazdıkça büyüyorsun. İyi ki doğurmuşum . :0)
seni özledik biz...çok uzaktasın ya gene telefonda ağlayıp gel diyebilirim.hazırlıklı ol.şaka şaka...sen olmasan bunların hiçbiri olmazdı...(küfür gibi oldu ama anladın:)
Özleyenlere inat değil uzaklarda duruşum. Ama o çok sevdiğim İstanbul yeniden işgal edilince kendi kentimizde yabancı ve azınlık gibi olduk. Artık yeni bir Atatürk'ün gelip İstanbul'u bize geri versin diye bekleyemiyorum. Onun için ben vazgeçtim İstanbul'umdan. Varsın başkalarının olsun.
Okudukça içimi sızlatan bir yazı,Kendi göz yaşında boğulabilir insan!
Kalem ile kelamın raksını izledim...
Sevgiler periçıkmazın'a
Yorum Gönder