3 Ağustos 2008 Pazar

unut...tum

bir yaradan; kemikleşmiş sancıdan aşağı.. yokuş aşağı...dipsiz hazların sonundan geçip hiçbir yere varmayacağını bilerek yürüyenlerden öğrendiğimiz...karmakarışık, kan tutan çocuklar, kimseye emanet edilemeyen acılarıyla bağır- çağır... bir yer vardı hep gidilen; acıyı ve kahrı saklamaya gerek duyulmayan.
adı yok şimdi. unutulmuş!
biz uydurmuşuz! demeye dilin varmadığı..
yaralar dökülünce altı bembeyaz..ten daha kutsanmamış yenileriyle. kendini kusmuyor, rengi hayat karası olmamış henüz. çok korkan çocuklar çörekleniyor orta yerine hikayenin. gerisini anlatmak zor iş. susup kalmak dilin yaraya değmesi...Tuz tadı: ince-kesif-öksüz
adı bilinmeyen ya da unutulmuş gibi yapılan o yerde şimdi atlıkarıncalar dönüyor. bazısı içlemiyor oyunları, tıpkı şimdiki gibi. "çocukça" diyor ya da en iyi bildiği gibi "boşver"le geçiştiriyor kendi beyaz kabuk altı hikayesini.görünmezle bilinmez arasında yokuş aşağı düşen; düştüğü yerde "bu bir rüyaydı/ ben iyiyim" diyebilen koca insanlar oluyor. aklını tavan arasında toza teslim edip akıllandım oyununu oynayan.
oysa düşendik, düşerken yaraların yenilerine yer açan...

10 yorum:

efrasiyab dedi ki...

bu bi tesadüf mü bilmiyorum, yorum yazmak için tıkladğım ve şarkı başladı:) şu an winampımda sezen, yarası saklımı söylüyor.

"bir kırık gençlik hikayesi..."

bu rüyaydı diyemeyenler, bu rüya için ağıt okuyor belki. sanırım sanatçı da böyle olunuyor.

unuttum derken aslında unutamadığını söylüyorsun tıpkı sezen gibi...

"üzerime hatıran yağıyor..."

flusuv- dedi ki...

Çok güzel ..
Gerçekten.

Ayşe Marika Sağlam dedi ki...

unutmanın nasıl mümkünsüz bir yalan olduğunu, hatta hiçbir yalana benzemeyecek kadar kendini bağırdığını biliyorum.kendimizi kandırma oyunlarında nasıl gülünç bir tuzağa düştüğümüzü de...bazen yalan söylemek gerekiyor ama ruh soğusun diye. hep aynı yaraya bakılmıyor..

kadın dedi ki...

unutulmaz ki zaten hiç, sadece daha az hatırlanır, hepsi bu...

Greensleeves dedi ki...

bir sanrıdan içeri uzatıp başını, gördüklerinin dehşetiyle geri çekilmek neyse..
blogumu aniden kapatmak oydu, içime bakınca..
ama şimdi, kendi karşıma dikildim, kendimi vazgeçirdim..
senin bana yazma cesareti verdiğin günün hatrına
ve o güzel yazıların.. buradayım..

Ayşe Marika Sağlam dedi ki...

bunları duymak, yazının boşlukta yitmediğinin kanıtı oluyor.sözcükler bir şeylere değebilidiği yerde tam anlamıyla özgür...teşekkür ederim

piyer raynal dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Ayşe Marika Sağlam dedi ki...

çok teşekkürler. yaşıyor gibi yapmakla kalmakta diretmek arasındaki uçurumu görünür kılan bir yüzleşmenin sevincine ortaklık için...

piyer raynal dedi ki...

o sevinç en önce buranın yapraklarında açtı efendim..

bir de garip bir şekilde tezer ve aslı'dan söz ettiğimiz bir günün gecesinde onlara sayfanın bi köşesinde yeniden rastlamak.. rüya gibi geldi!

Ayşe Marika Sağlam dedi ki...

tesadüfler,çağrışımların ve anlık-bir çakımlık anımsamaların lütfu gibi bazen...

düş zaman peşime

düş zaman peşime
sadece ikisi kaldı hayatta.bu fotoğraftan kalan;soluk almayı beceren iki kişi.diğerlerinin terkine inat,yaşamda direten iki kişi.hangileri ölüme bakıyor...hangileri hayatta diretiyor...hangileri yas bıraktı hangileri acı parçalarını süpürür hala...

her şey

her şey
onlarsız yaşanmıyor...sanal beyinlilere,sokakarası uyuşuklarına,vakitsiz yığınlara inat hem de

zaman ki sonsuzdur

zaman ki sonsuzdur
yaşamım boyunca içimi kemirttiniz.evlerinizle.okullarınızla.iş yerlerinizle.özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz. ölmek istedim dirilttiniz.YAZI YAZMAK İSTEDİM AÇ KALIRSIN DEDİNİZ.aç kalmayı denedim serum verdiniz.DELİRDİM.Kafama elektrik verdiniz.ben bütün bunların dışındayım.

sylvia plath çizgisi

sylvia plath çizgisi
kalbimin sızısı...hiçbir şeye benzemeyen.herkesten kıskanır gibi sevdiğim...

tezer&deniz

tezer&deniz

tomris uyar...inceliklim,açık sözlüm,erken yitenim

tomris uyar...inceliklim,açık sözlüm,erken yitenim
Yoz bir toplum düzeninde yaşamaktan usanıp yaşamlarına son verenlere, üstlerine gaz döküp kendini yakanlara, hasta gözüyle bakıyoruz. Onları ruh hastası saymakla, insanın insanca yaşamak hakkına, insan olarak yaşayamıyorsa, yaşamı dışlama hakkına tepeden bakıyoruz. İnsan yaşadığı toplumdan utanç duyduğu için pekala canına kıyabilir, inanıyorum buna. Böyle önemli bir kararın arifesinde, öteki kararlardaki bocalamalara da yer yoktur üstelik: kaldırım kirlense de olur, banyo kanlansa da, çocuklar korksa da, dostlar üzülse de. Bu tür incelikler, kaygılar çok geride kalmıştır.

deniz bilgin

deniz bilgin
sessizce yittin; sesini duyan????

FURÛĞ-İ FERRUHZÂD

FURÛĞ-İ FERRUHZÂD
"Tüm varlığım benim, karanlık bir ayettir seni kendinde tekrarlayarak çiçeklenmenin ve yeşermenin sonsuz seherine götürecek" ne çok var yitenlerden..ne de güzeldin.ne büyük sözleri fısıldadın gecenin kulağına.duymamanın hazzına kapılmış lal kalabalıklar arasında elbet var ışığını koklaya koklaya izinden gelen birileri

.....

.....

ZELDA NİLGÜN MARMARA nil'de gün ansızın battı.k.İ

ZELDA NİLGÜN MARMARA nil'de gün ansızın battı.k.İ
ey iki adımlık yer küre!senin bütün arkabahçelerini gördüm ben

selçuk baran

selçuk baran
haziran'dır,Arjantin tangoları'dır..kimselerin adını zikretmeyip hayata küstürdüğü sözcüklerin en güzel ustasıdır.erken çekip gidenlerdendir.az kaldı bitiyor derken bir bir önünde ölüm penceresi açılmıştır..sevdiğimiz ne kaldı...kim ellerimizi tutacak korkudan buz kestiğinde.kitapları basılmaz,sahaflar o "adam"ı tanımıyorum der...kim, peki kimin vicdanı sızlar?

Die Verwandlung